ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : İKTİBAS / Muhtelif Mevzûlar, Yazarlar, Yazılar
Okunma Sayısı: 743
Yazar: Abdullah Şenaslan
AĞIR AĞIR ÇÜRÜYORUZ: "ZIDDINA ÂŞIK BİR NESİL"

Geçen hafta “yeni muhafazakar sınıf” olgusu üzerinden belli başlı konuların analizini yaptıktan sonra bu haftada “yeni muhafazakar sınıf” içerisinde yer alan genç kitlenin hal-i pür mealini aktarmaya çalışacağım. Kol içerde parçalandı kokmaya başladı ama “yen içinde kalır” diyerek görmezden gelemeyeceğimiz sorunları irdeleyeceğim.

Bizim hikayemiz çok eskilere dayanır. Lakin son 16 yıldır bu hikayenin hem baş kahramanıyız hem de bu hikayeyi yazanların ta kendisiyiz. Bu hikayeyi yazmaya başlarkenki olay örgüsüyle şimdiki hikayenin olay örgüsü arasında baya bir mesafe var. Hikayenin başlangıçtaki olay örgüsü önemsenmeden hikayenin genelini alıp yeni enstrümanlarla yeniden inşa etmeye çalışıyoruz.

Hepimiz; biz olmayan, gerçek olmayan hayatlar sürmeye başladık. Sanki hepimiz, kendimizin dublörüyüz. Oysa ki bizim hikayemiz uzunca bir yolun zorlu ve mahrem gebeliğinden doğdu. Biz baskı altındaki bir toplumduk. Öyle her istediğimizi yapabilen bir topluluk değildik. Yasaklandık, kısıtlandık. Bugün ise istediğimiz her şeyi yapmakta gayet özgürüz. Geçmişin değerini bilmemezlikten midir nedir bilinmez sarsılıyoruz, gemimiz yalpalıyor. İçinde bulunduğumuz kargaşanın ve değer yitiminin de nedeni sanırım bu.

Yıllar boyunca sınıf ve toplumsal değişim meselesi yalnızca “biz ve onlar” meselesi olarak görüldü. Biz emeğin tarafındaydık, onlar sermayenin tarafında. Bugün roller değişti ve sermaye sınıfı biz olduk. Güçle, mal, mülk, para pul, rant ile sınanan ve genellikle fena halde sınıfta kalan bir kurumsallaşma ferdiyeti oldu. Bu güçten beslenen “yeni muhafazakar sınıf” gençlerinin de bu imtihanda başarılı olamadıkları görülmekte. Hem başörtüsü takıp hem de tırnakları ojelemek, hem sakal bırakıp hem de boru paca pantolon giymek.. Fazla detaya inmek kibirli bir aşırılığa yani ahmaklığa yol açabilir. Siz ne demek istediğimi gayet net anlıyorsunuz.

Durum öyle bir hal aldı ki gençler maruz kaldıkları seküler hayat akışı ile dinin ürettiği sağduyu arasında sıkışıyorlar. Bir şizofreni hali yaşamaktadırlar. Gençlerimiz inançta başka eylemde başka olmayı tercih ediyorlar. Gri bir kenti sarmalayan cıvıltılı bir gökkuşağı gibiler.

Sorunun büyüğü gençlerde değil; Deli Domeniko Nostalghia’da “fazla büyük usta kalmadı, çağımızın gerçek kötülüğü budur!" derken tam da sorunun kimde olduğunu anlatmaktadır. Gençlere rol model olabilecek insanlar kalmadı.

“Harekete bağlılığa” (davamız ve hikayemiz) ilişkin daha iyi şeyler yapmazsak elimizde tekrar uzun bir sezondan -yirmi, otuz yıllık- başka bir şey olmayacak.

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız.

Yazar: Abdullah Şenaslan
22-07-18
E mail: dirilispostasi.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
AĞIR AĞIR ÇÜRÜYORUZ: "ZIDDINA ÂŞIK BİR NESİL"
Online Kişi: 17
Bu Gün: 282 || Bu Ay: 6.299 || Toplam Ziyaretçi: 2.237.317 || Toplam Tıklanma: 52.312.808